Alıntı Kelimelerin Yazımının Dilimize Uyarlanması-Uyarlanmaması
1- Dilimize mal olmuş yabancı kelimeler Türkçede söylendiği gibi yazılır.
kulüp, kent, kamu, duvar, merdiven, çamaşır, pencere, kitap, iskele, banka, sigorta, sandalye...
Dilimize mal olan ya da olmayan bazı kelimeler söylendiği gibi yazılmamaktadır:
beysbol, blender, funya, çikolata, entelektüel, firkateyn, fosseptik, kampus, master, mönü...
2- İki ünsüzle biten bazı Arapça ve Farsça kelimelerin son iki ünsüzü arasına ünlü girer:
emr›emir, keşf›keşif, azl›azil, nakl›nakil, hükm›hüküm, bahs›bahis, fikr›fikir, nutk›nutuk, sabr›sabır, şahs›şahıs, şehr›şehir, ilm›ilim, zehr›zehir.
Bu kelimelere ünlüyle başlayan bir ek veya yardımcı fiil eklendiğinde, sonradan konan ünlü, yazılışta da okunuşta da düşer.
emir›emretmek
keşif›keşfi
azil›azli
nakil›nakledilmek
hüküm›hükmü
bahis›bahsimiz
fikir›fikrin
nutuk›nutku
sabır›sabretmek
şahıs›şahsı
şehir›şehrim
ilim›ilminiz
zehir›zehri
zikir›zikreylemek
3- İçinde iki veya daha fazla ünsüzün yan yana bulunduğu yabancı kelimeler olduğu gibi yazılır:
alafranga, apartman, biyografi, elektrik, gangster, orkestra, telgraf...
4- İki ünsüzle başlayan ve iki ünsüzle biten batı kökenli kelimeler olduğu gibi yazılır; ünsüzler arasına ünlü konmaz:
gram, gramer, grup, kral, kredi, kritik, plân, pratik, problem, program, proje, prova, psikoloji, slogan, spor, stil, stüdyo, trafik, tren...
film, aks, form, lüks, modern, natürmort, risk, slayt, teyp...
5- Bazı yabancı kelimelerde kelime başında veya iki ünsüz arasında ünlü türemiştir. Bunlar da bu yeni şekilleriyle kullanılırlar:
iskarpin, iskele, istasyon, iskelet, istatistik, kulüp...
6- Ön ek, son ek veya edat bulunduran yabancı kelimelerle iki kelimeden oluşan yabancı kelimeler:
alelhusus, alelâcele, bîçare, bilâistisna, bilvesile, bîvefa, ilelebet, lâdinî, lâkayt, naçar, namağlûp, namevsut, namüsait, namütenahi,
Panislâmizm, Panturanizm, Pantürkizm,
reorganizasyon, sürrealizm, realizm, romantizm...
otobiyografi, telekart, telekonferans, bankamatik...
7- Batı kökenli kelimelerin içindeki ve sonundaki “g” sesi korunur:
lig, org, morg, biyografi, dogma, magma, monografi, paragraf, program, arkeolog, demagog, diyalog, jeolog, katalog, monolog, psikolog, Türkolog, ürolog...
Ancak “coğrafya, fotoğraf, topoğraf” kelimelerinde “g”ler “ğ”ye dönmüştür.
8- Ödünçlemeler (dilimize mal olmamış kelimeler) özgün imlâları ile yazılır:
by-pass, center, centrum, check-up, fuel-oil, pipeline, pizza, spaghetti...
9- Bilim, sanat ve uzmanlık dallarında kullanılan terimler de özgün imlâları ile yazılır.
andante (müzik), cuprum (kimya), deseptyl (eczacılık), quercus, terminus technicus (teknik terim).
10- Yabancı dillerden alıntı yapılan deyim ve sözler özgün imlâları ile yazılır.
Veni, vidi, vici (Geldim, gördüm, yendim.); conditio sine qua non (Olmazsa olmaz.); eppur si muove (Dünya her şeye rağmen dönüyor.); to be or not to be (olmak veya olmamak); l'art pour l'art (Sanat sanat içindir.); l'Etat c'est moi (Devlet benim.); traduttore traditore (Çevirmen haindir.); persona non grata (istenmeyen kişi).
Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi. (Orhan Veli Kanık)
22. Yabancı Özel Adların Yazımı
a. Arapça ve Farsça özel adların yazımı
1- Türkler tarafından kullanılan kişi adları Türkçedeki söylenişine göre yazılır:
Ahmet, Bedrettin, Fuat, Mehmet, Necmettin, Ömer, Rıza, Saadettin
Aynı isimlerin Araplar ve Farslar tarafından kullanıldığı belirtilecekse yumuşak ünsüzler korunur. Bu imlâ, bilimsel çalışmalarda da kullanılabilir:
Ahmed, Bedreddin, Fuad, Muhammed, Necmeddin, Saadeddin,
2- Arapça ve Farsça yer adları Türkçe söyleyişe göre yazılır:
Cezayir, Fas, Filistin, Mısır, Suudi Arabistan, Bağdat, Cidde, Halep, İsfahan, İskenderiye, Medine, Mekke, Şam, Şiraz