Ayşe_Nur Baş Çavuş
Mesaj Sayısı : 16 Doğum tarihi : 17/06/96 Kayıt tarihi : 24/03/10 Yaş : 28 Nerden : İstanbul
| Konu: Hem Ayrı Hem Bitişik Yazılabilen Ekler, Alıntı Kelimelerde Kesme İşaretinin Kullanılması Kullanılmaması Perş. Nis. 01, 2010 2:51 pm | |
| Hem Ayrı Hem Bitişik Yazılabilen Ekler Ek-fiilin çekimleri olan “iken, ile, ise” kelimeleri kendinden önceki kelimeden ayrı yazılır. Ama bunların bitişik yazılış şekilleri de vardır: -ken, -le, -se. Bitişik yazılırken araya kaynaştırma harfi de girebilir.
Ama bu eklerden sadece “–ken”, hiçbir zaman ünlü uyumlarına uymaz; her kelimeden sonra “iken” ya da “–ken” olarak yazılır.
Alır iken›alırken, okulda iken›okuldayken, gelenler ile›gelenlerle, Ali ile›Ali’yle, çanta ile›çantayla olacak ise›olacaksa, okumalı ise›okumalıysa...
Ünlü Uyumlarına Aykırı Olan Eklerin Yazımı „-yor (şimdiki zaman eki): Sadece –yor şeklinde yazılır, ünlü uyumlarına aykırıdır. geliyor, biliyor, istiyor, gizliyor...
„-ken (zarf-fiil eki): Ünlü uyumlarına aykırıdır. Sadece –ken şeklinde yazılır. alırken, koşarken, bakarken...
„-leyin (isimden zarf yapan ek): Ünlü uyumlarına aykırıdır. sabahleyin, akşamleyin
„-(İ)mtırak (sıfattan sıfat yapan ek): yeşilimtırak, mavimtırak, ekşimtırak...
„-ki (Aitlik eki, ilgi zamiri ve sıfat yapan ek): “bugünkü, dünkü, öbürkü” kelimeleri hariç –ki eki ünlü uyumlarına aykırıdır; -ki şeklinde yazılır ve okunur. onunki, yukarıdaki, akşamki...
„-Taş (isimden isim yapan ek): meslektaş, ülküdaş...
„-gil (aile bildirir): halamgil, dayımgil, baklagilyat Alıntı Kelimelerde Kesme İşaretinin Kullanılması Kullanılmaması Bazı Arapça kelimeler gırtlak ünsüzü taşıdıkları, Türkçede de bu özelliği anlaşılacak şekilde telâffuz edildiği için kesme işreti barındırırlar:
“an’ane, an’anevî, bid’at, cür’et, cür’etkâr, cüz’î, iz’an, kat’î, kat’iyen, kat’iyet, kıt’a, kur’a, Kur’an, mel’un, mes’ul, mes’uliyet, mes’ut, meş’ale, sun’î, sür’at, şer’î, vak’a.”
Alıntı olup da kesmesiz kullanılan bu yapıda kelimeler de vardır.
defa, defetmek, heyet, menetmek, mesele, neşe, neşet, sanat...
Aşağıdaki kelimelere iyelik ekinin getirilmesi, aslında kelimenin sonunda bulunup da dilimizde eriyen gırtlak ünsüzünü ortaya çıkarır ve kesme işaretini gerektirir. (Bu kelimelerdeki ekler iyelik ekidir.)
cem›cem’i, cüz›cüz’ü, kat›kat’ı, men›men’i, nev›nev’i, tab›tab’ı...
Sonunda gırtlak ünsüzü bulunan kelimeler iyelik ekini –ı, -i biçiminde alırlar. Bunlardan cami ve mâni kelimeleri camisi ve mânisi şeklinde de olabilir. Bunlar yalın hâlde kullanıldıklarında sonlarında tek ünlü vardır.
bayi›bayii, cami›camii veya camisi, mâni›mânii veya mânisi, memba›membaı, mısra›mısraı, sanayi›sanayii...
Bu kelimelere yönelme hâl eki getirildiğinde araya y sesi girebilir de girmeyebilir de. Her iki kullanış da doğrudur:
bayiye, bayie; camiye; camie; membaya, membaa; mevzuya, mevzua, mısraya, mısraa... bayiyi, bayii; camiyi; camii; membayı, membaı; mevzuyu, mevzuu, mısrayı, mısraı...
Bazı Arapça kelimelerde kısa ünlüden sonra gelen gırtlak ünsüzü dilimizde kaybedilerek ondan önceki ünlü uzun okunur.
dava, mamur, mana, memur, resen, tamim, tecil, tediye, tehir, telif, tesir... | |
|