Dil, anlatıma dönüştüğü zaman görevini yerine getirir. Bir konu ile duygu ve düşünceler anlatılırken, türlü yollara ya da tekniklere başvurulur. Hangi tür anlatım tekniğinin kullanılacağı, anlatılan konuya ya da bakış açısına bağlıdır. Konuların özelliğine ve bakış açısına göre dört türlü anlatım tekniği vardır: Açıklayıcı anlatım, tartışmacı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım.
Bir konuyla ilgili yazı yazılacaksa mutlaka bu anlatım tekniklerinden biri ya da birkaçı kullanılacaktır. Özellikle sanatsal içerikli (roman, öykü...) eserlerde öyküleyici veya betimleyici anlatım kullanılır. Bazen her iki anlatım tekniği birlikte kullanılabilir.
Düşünce yazılarında ise (deneme, makale...) daha çok açıklayıcı ve tartışmacı anlatım kullanılır.
Düşünceyi Geliştirme Yolları
Bir yazı yazılırken, yukarıda da belirttiğimiz gibi mutlaka, açıklayıcı, tartışmacı, öyküleyici ve betimleyici anlatım tekniklerinden biri veya birkaçı kullanılır. Ele alınan konunun işlenmesinde düşünceleri kanıtlamak veya somutlaştırmak için kullanılan yollara, düşünceyi geliştirme yolları denir. Düşünceyi geliştirme yolları şunlardır: Örneklendirme, tanık gösterme, tanımlama, karşılaştırma.
Uyarı: Sınavlarda düşünceyi geliştirme yolları ile ilgili sorular anlatım tekniği adı altında sorulmaktadır.
--------------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------------------
ANLATIM TEKNİKLERİ
Açıklayıcı Anlatım
Yazarın, okura bilgi vermek istediğinde başvurduğu anlatım tekniğidir. Açıklayıcı anlatımda yazar, duygularına yer vermez, varlıkların genel durumlarını belirtir. Açıklayıcı anlatımda amaç okura bilgi vermek olduğundan süslü ve sanatlı söyleyişlere yer verilmez, anlatım yalın ve kurudur. Ders kitapları, ansiklopediler açıklayıcı anlatımla yazılır.
Örnek:
"Türk şiiri, İslâmiyet'in kabulünden sonra iki kaynaktan beslenerek gelişmesini sürdürür. Bunlardan birincisi, çok eski çağlarda sagu ve koşuklardan başlayarak önce geleneklerle; sonra İslâm inancıyla kaynaşan halk şiirimiz-dir. İkincisi, İslâm inanç ve düşüncesinden, Arap ve İran edebiyatından etkilenerek oluşan klasik (Divan) şiirimiz. Her iki şiirimizin kaynağında İslâm düşünce ve inancının bulunması, onların başlıca ortak yönleridir. Anadolu'ya yerleştikten sonra halk şiirimizin de klasik şiirimizin de özünde İslâm inancı vardır."
Yazar, bu paragrafta Türk şiirinin gelişim sürecinden söz etmiştir. Cümlelere dikkatlice baktığımızda yazarın anlatıma duygularını katmadığını, yalın ve anlaşılır cümleler kullandığını görürüz. Paragrafı okuduğumuzda Türk şiirin nasıl geliştiğini ve hangi kaynaklardan beslendiğini öğrenmiş oluyoruz.
Örnek:
"Anı, bir kişinin yaşamından beslenen dit yazı türüdür. Bir kimsenin başından geçen ya da kendi döneminde ortaya çıkan olay ve olguları, bilgilerine, yaptıklarına, gözlem ve izlenimlerine bağlı kalarak anlatır. Anı, diğer yazınsal türler gibi, insanoğlunun yaşantısını, yaptıklarını başkalarıyla paylaşma gereksiniminden doğmuştur."
Bu paragrafta yazar anı türü ve neden anı yazıldığı hakkında bilgi vermiştir. Bu paragrafta da sanatlı söyleyişlere yer verilmemiştir.
Örnek Soru:
Bilim ve eğitimin başlıca amacı olan yazı dili, kültür dili olarak da adlandırılır. Yazı dili, bir ulusun ortak dili olduğundan, kitaplarda, dergilerde ve gazetelerde bu dil kullanılır. Yazı dilinin, dil bilgisi kurallarını tam olarak yansıtması gerekmektedir. Çünkü bu dil, yüz yüze kullanılmaz, sesli değildir. Bunda, konuşmada olduğu gibi, boşlukları dolduracak ek öğeler (mimikler vb.) yoktur. Bu nedenle yazı dilinde dil bilgisi, imlâ ve noktalamaya dikkat etmek gerekir.
Bu parçanın anlatım tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tartışmacı anlatım
B) Öyküleyici anlatım
C) Açıklayıcı anlatım
D) Betimleyici anlatım
Yanıt: C
--------------------------------------------------------------------------------
Tartışmacı Anlatım
Herhangi bir konuda ileri sürülen bir düşüncenin yanlışlığını kanıtlamak için başvurulan anlatım tekniğidir. Tartışmacı anlatımda yazar, okurun düşüncesini değiştirip, okuru kendisi gibi düşünmeye zorlar. Bu anlatım tekniğinde de okuyucuya bilgi verilmektedir. Yazar, bu bilgileri verirken düşüncülerini bir plan ve düzen içinde aktarır. Yazar düşüncelerini kanıtlamak için örneklerden, sayısal verilerden faydalanır. Bazen sözde soru cümleleri (Bir cevap almak için değil, bir düşünceyi onaylatmak için sorulan sorular. Örneğin. "Bu çocuğa bu iş yaptırılır mı?" yani yaptırılamaz.) kullanılır.
Örnek:
"Bazı bilginler, bilim ile devrimi kimi özelliklerinden dolayı birbirinin karşıtı gibi görürler. Bilginlerin bir kısmı devrimi reddeder, devrimciler ise bilimi inkâr eder. Hâlbuki ikisi de birbirini tamamlar, birbirinden yararlanır. Eğer bilim dallarından her biri zaman zaman kendi alanında yeni buluşlar ve atılımlar yaratmasaydı bugün bilim hiç bu noktaya gelebilir miydi? Bilim dalları kendi aralarında devrimler yarat-masaydı bilim ilkel ve cılız kalmaz mıydı? Lavoisier kanunu kimyada bir devrimdir. Atom bugünkü fizikte bir devrimdir. Yarın yeni buluşlar bugünkü bilimin verilerini altüst edebilir."
Paragrafta yazar, bilim adamlarının bilim ile devrimin birbirinin karşıtı olduğu görüşüne karşı çıkmaktadır. Yazar, bilim ile devrimi birbirinin karşıtı değil, aksine birbirinin tamamlayıcısı olarak görmektedir. Bu düşüncesini okura onaylatmak için sözde soru cümleleri (Bilim dalları ... bilim ilkel ve cılız kalmaz mıydı?) kullanmış. Ayrıca düşüncesini kanıtlamak için Lavoisier kanununu ve atomu örnek vermiştir.
Yazar bu bilgileri verirken karşılıklı konuşma havası içinde yazmıştır. Parçada tartışmacı anlatımın tüm özelliklerini görebiliyoruz.
Örnek Soru:
Bugün dünyada çeşit çeşit makineler vardır. Bunların isimlerinin listesi ciltler tutar. Bütün bunları gören insan şaşırıyor, makineleri bazen dakikalarca nefes almaksızın hayretle izliyor. Oysa asıl hayretle izlenmesi ve takdirle karşılanması gereken varlık insandır. Çünkü o makineleri yapan insandır. İnsan emeği olmadan hiçbir uygarlık sembolü olan araç var mı? İnsan eli demire, ağaca, taşa şekil vermiş, onları işlemiştir. Hatta bize ham madde gibi görünen kömür, petrol alın terinin birer mahsulü değil midir? Sobada yanan ateş, insanın sıcaklığını taşır.
Bu paragrafta aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklayıcı anlatım
B) Tartışmacı anlatım
C) Öyküleyici anlatım
D) Betimleyici anlatım
Yanıt: B
--------------------------------------------------------------------------------
Öyküleyici Anlatım
Tasarlanmış ya da yaşanmış bir olayın anlatılmasına öyküleyici anlatım denir. Öyküleyici anlatımda amaç, okuru duygulandırmaktır. Öykülemede okur, olaya katılarak, heyecanlandırılmak istenir. Öyküleyici anlatımda olaylar oluş sırasına göre anlatılır.
Öyküleyici anlatım tekniği, başta roman, hikâye (öykü), tiyatro olmak üzere birçok türde kullanılabilir.
Bu anlatımda dört önemli öge vardır: olay, kişi, yer ve zaman.
Öyküleyici anlatımda yüklemler çoğunlukla geçmiş zaman çekimlidir.
Örnek:
"Sicil Müdürü Cavit Bey, yemekten sonra minderin üstüne uzanmış, uyumak istiyor. Ama kara sinekler rahat bırakmıyorlar. Köylülerin duvar diplerine uzanıp, yüzlerine birer mendil örterek mışıl mışıl uyudukları gözünün önüne geldi. İmrendi. Uzandı, sandalye üzerinde duran ceketinin cebinden mendilini alıp yüzüne örttü, sıkıntılı olmasına aldırmayarak, uyku gelecek diye bekledi. Maaşlara zam yapılacak söylentisine takıldı. Müsteşarın kendisini sevdiğini düşünüp sevindi."
Parçada yazar Cavit Bey'in ekonomik sıkıntı içinde olduğunu ve bu sıkıntıdan dolayı uyuyamadığını anlatmış. Sicil müdürlüğü gibi bir makama sahip olan birinin, köylüleri kıskanması ve müsteşarın kendisini sevmesiyle avunmasını öykülemiştir.
Örnek Soru:
Oyunculardan biri bir oyun kaybetti. Yine aynı adam ikinci oyunu da kaybedince kızdı. Yenilmesini Hafız'ın uğursuzluğuna verdi. "Geldi zarımı kırdı." diye düşündü ise de açıkça söylemek istemedi. Oyuncular yeniden başladılar. Biraz önce yenilen adam bir oyun daha kaybedince sabrı tükendi. Hafız dedi, geldin zarımı kırdın, biraz git, ötede dur. Hafız Nuri Efendi buna kızar gibi oldu ama bir şey söylemeden kahvehaneden gitti.
Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisine başvurulmuştur?
A) Açıklayıcı anlatım
B) Tartışmacı anlatım
C) Betimleyici anlatım
D) Öyküleyici anlatım
Yanıt: D
--------------------------------------------------------------------------------
Betimleyici Anlatım (Tasvir Etme)
Bir varlığı ya da bir yeri, göz önünde canlanacak biçimde yazıyla anlatmaya betimleme denir. Kısaca, betimleme "sözcüklerle resim çizmek"tir.
Bir betimleme, ne kadar çok duyu organına seslenirse o derece canlı olur.
Bir yazının betimleme olup olmadığını anlamak istiyorsanız, okuduğunuz yazıda anlatılan kişi veya yer gözünüzde canlanıp canlanmadığına bakın, canlanabiliyorsa o yazıda betimleme yapılmıştır. Betimleyici anlatımla öyküleyici anlatım bir yazıda birlikte kullanılabilir.
Örnek:
"Mevsimin modasına göre bazen açık renkte gayet dar elbisesi, bal rengi eldivenleri, başında ufak fesi, frenk gömleğinin dimdik, yüksek duran yakasıyla örtülmüş, bileğinden aşağı ellerinin çoğu yine o gömleğin uzun kolları içinde saklanmış olduğu hâlde Bihruz Bey, arabanın ön tarafında bulunarak hayvanların terbiyesini tutar; parlak düğmesi, lacivert pardösüsü, malta renginde açık ve dar pantolonu, diz kapaklarına kadar çıkan, yukarıdan tersine kıvrılmış siyah çizmeleri merdivenlerde belirirdi."
Yukarıdaki paragrafta yazar, Bihruz Bey'in kıyafetini, giydiklerini anlatmıştır. Bihruz Bey'in başındaki festen, ayağındaki çizmeye kadar her şey ayrınıtılı bir şekilde betimlenmiştir. Yazıyı okuduğumuzda Bihruz Bey gözümüzde giyimiyle kuşamıyla canlanmaktadır.
Örnek Soru:
Kapalı Çarşı'ya o saatte sahaflar çarşısı tarafındaki büyük kapıdan bir göz atmak korkunçtur. Çarşı, karanlık bir dehliz halinde uzar. Camekanlardaki eşya elektrik ışığından ayrı düşünce, korkularından büzülürler ve camdan çarşının tenhalaşmış yolunu görmek için gözlerini yumarlar.
Paragrafın anlatım yolu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Düşünsel anlatım
B) Hikâye etme
C) Açıklamalı anlatım
D) Tasvir etme
(1999-ML)
Yanıt: D
--------------------------------------------------------------------------------
Örneklendirme
Herhangi bir konuda konuşurken ya da yazarken o konuda söz sahibi kişileri veya eserleri örnek göstermektir.
Örneklendirmede amaç, ileri sürülen düşünceyi desteklemek ve tutarlı kılmaktır.
Örnek:
"Çocuk, bir taraftan varlıkların adlarını öğrenirken, diğer yandan bunların benzer veya birleşik yönlerini görmeye, seçmeye ve birleştirmeye çalışır. Böylece çocukta o varlığın kavramı gelişmeye başlar. Bir çocuk, kediden başka hayvan görmediği zaman hayvan kavramını geliştiremez. Zamanla köpeği, ineği, kuzuyu, eşeği, atı ve diğer hayvanları görüp öğrendikçe çocukta hayvan kavramı gelişmeye ve canlanmaya başlar. Artık küçük yaşlarında olduğu gibi köpek sözü, çocuk İçin bütün hayvanlara verilen bir isim değil, sadece hayvanlardan birinin adı olur."
Yazar paragrafta çocukların, varlıkların adlarını nasıl öğrendiklerini ve öğrendikleri varlıkları nasıl kavradıklarını anlatmak istiyor. Bu düşüncesini somutlaştırmak ve desteklemek için hayvan örneklerini vermiştir. Dolayısıyla yazar ömeklendirmeye başvurmuştur.
Örnek Soru:
Tanzimat Fermanı'yla Batı'ya kapılarını ardına kadar açan Osmanlı'da yanlış Batılılaşma akımı hayatın hemen her yerine girmiştir. Halk kendi gelenek ve göreneklerinden uzaklaşıp Batılı gibi giyinmeye, konuşmaya çalışmış. Ne var ki bunları yapanlar, oldukça gülünç durumlara düşmüşlerdir. Bu dönemdeki yazarların çoğu, yanlış Batılılaşma ile ilgili eserler yazmışlardır: Ahmet Mithat Efendi, Recaizade Mahmut Ekrem, Hüseyin Rahmi Gürpınar akla ilk gelen isimlerdir.
Bu paragrafın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Öyküleme
B) Tartışma
C) Örneklendirme
D) Betimleme
Yanıt: C
--------------------------------------------------------------------------------
Tanık Gösterme (Alıntı Yapma)
Herhangi bir konuda konuşurken ya da yazarken o konuda söz sahibi kişilerin sözlerinden alıntılar yapmaktadır.
Tanık göstermede amaç, öne sürülen düşünceyi kanıtlamak ve desteklemektir.
Uyarı: Örneklendirmede kişilerin veya eserlerin adları verilirken, tanık göstermede konuyla ilgili, söz sahibi kişinin bir sözü vardır.
Örnek:
"Bir romanı elli kez okumak! Bu, birçoklarına gülünç gelebilir. Ama tekrar tekrar okunmadan bir kitabın iyice anlaşılabileceği düşünülmemelidir. Jean Cocteau bu konuda şöyle der: 'Okumak başka bir iştir. Okuyorum, okuduğumu sanıyorum. Bir kitabı yeniden okuduğumda ise onu daha önce okumadığımı anlıyorum."
Bu paragrafta yazar, bir kitabın tekrar tekrar okunmadan anlaşılamayacağını ileri sürmüştür. Bu düşüncesini kanıtlamak için, Jean Cocteau'nun sözünden alıntı yaparak onu tanık göstermiştir.
Örnek Soru:
Zaafların en tehlikelisi sır saklamaktır. Çünkü o sır size hiç kimseye anlatmamanız şartıyla emanet edilmiştir. Bunu başkalarının duyması büyük zararlar doğurabilir. Böyle gevezelik türlü hâllerde kötü sonuçlara neden olabilir. Siz de başka birilerine söylemeyeceğinize yemin ederek o sırrı elde etmişsinizdir. Söyledikten sonra ne çare ki pişman olmak fayda etmez. Shakespeare şöyle demiş: "Ağızdan bir defa çıkmış olan sözü geri alıp tekrar sır haline getirmek mümkün değildir." Çünkü artık o sır senin değil, herkesin sözü olmuştur.
Bu paragrafta aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisine başvurulmuştur?
A) Öyküleme
B) Örneklendirme
C) Tartışma
D) Tanık gösterme
Yanıt: D
--------------------------------------------------------------------------------
Karşılaştırma
Aralarında anlam ilgisi bulunan iki varlığın ortak ya da farklı yönlerinin ortaya konmasıdır. Karşılaştırmada amaç, ileri sürülen düşünceyi somutlaştırmaktır.
Yazar karşılaştırma yaparken karşılaştırılan varlıklar arasında bir ilginin olmasına dikkat eder. Örneğin, tiyatro ile sinema, roman ile hikâye...
Örnek:
"Tanzimat Fermanıyla rahatlayan Osmanlı aydını bu dönemde, sanat toplum içindir, anlayışından hareketle halkı bilgilendiren Batı kaynaklı edebî türleri (gazete, tiyatro, roman, hikâye...) kullanmaya başladı. Roman ve hikâyenin temelleri bu dönemde atıldı. I. Meşrutiyet Dönemi'nde ise baskıdan dolayı sanatçılar, sanat sanat İçindir, görüşünü benimsediler. Bu dönem sanatçıları gazetenin yerine dergiye sarıldılar, şiirde halkın anlayamayacağı çok ağır bir dil kullandılar. Demek ki sanat eserleri devrin sosyal koşullarıyla sıkı ilişkilidir."
Paragrafta yazarın vurgulamak istediği düşünce paragrafın sonuç cümlesindedir. Yazar, sanat eserlerinin, devrin sosyal koşulları altında geliştiğini göstermek için Tanzimat dönemi ile I. Meşrutiyet dönemini karşılaştırmıştır.
Örnek Soru:
Her ülkede şair, hikayeci, romancı, oyun yazarı bolca rastlanan sayıda olduğu hâlde eleştirmen sayısı bunlarla oranlanmayacak kadar azdır. Bir de aynı çağda yaşamış eleştirmenleri bir hatırlayıverin, varacağımız sonuç bizi asla yanıltmayacaktır. Bu durum iki şeyi gösterir: Eleştirmenliğin zorluğu ve eleştirilerin güçlüğü. Şairler, romancılar, hikayeciler birtakım yeteneklerle dünyaya gelirler. Oysa eleştirmenler kendi kendilerini yetiştirir, öz çabalarıyla yollarını bulurlar.
Bu paragrafta başvurulan anlatım tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Karşılaştırma
B) Tanık gösterme
C) Örneklendirme
D) Açıklama
Yanıt: A
--------------------------------------------------------------------------------
Tanımlama
Bir varlığı özellikleriyle tanıtan cümlelere tanım cümlesi denir.
Tanım cümlesi "...nedir?" sorusuna cevap verir.
Eleştiri, eserin olumlu ve olumsuz yönlerini gösteren yazı türüdür.
Bu cümleye, "Eleştiri nedir?" sorusunu sorduğumuzda cevap alabiliyoruz.
Örnek:
"Anı, bir kişinin yaşamından beslenen, o kişinin yaşamından bir kesit içeren yazı türüdür. Anılarını yazanlar sadece sanatçılar ve edebiyatçılar değildir. Sokaktaki insanlar, imparatorlar, krallar, politikacılar, askerler anılarını yazmışlardır. Çünkü anı, gerçek bir yaşam ve yaşantıdan kaynaklanan yazı türüdür. Belli bir dönemle ilgili anılar, belirli olaylar içinde yer almış kişileri tanıtmaya yönelik anılardır, bu tür anılara anı portre denir."
Bu paragrafta yazar anının tanımını yaparak giriş yapmıştır. Daha sonra konuyla ilgili iki cümle söyledikten sonra, tekrar bir tanım cümlesi gelmektedir. (Çünkü anı, gerçek bir yaşam ve yaşantıdan kaynaklanan bir yazı türüdür.) Son cümlede de yine tanımlama yapılmıştır.
Örnek Soru:
Aydın kişi iyi eğitim görmüş, bilgili insandır. Sözleriyle, davranışlarıyla insanlara örnek olan kişidir. Toplumu eğiten, ona yol gösteren ve sürekli destek olan, ufku geniş insandır. O insanlığın yücelmesini her şeyin üstünde tutar. Şunu bilir ki, tek başına mükemmel bir insan, sabun köpüğü gibi çabucak kaybolur. Çünkü o, eğitimsiz ve geri kalmış toplumda gücü zayıflamış ışık gibidir. O, bu gibi durumlardan rahatsızlık duymaktadır. Bu yüzden aydın kişiye, aydınlatan kişi de denir.
Bu paragrafın anlatımında aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?
A) Örneklendirme
B) Tanımlama
C) Tanık gösterme
D) Karşılaştırma
Yanıt: B